Diyarbakır Çevre ve Kalkınma Derneği ile Danimarka Rüyası
Hayatımda yaşadığım en farklı ve en güzel deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce İstanbul'dan Amsterdam'a gittik. Orada bir gün kaldıktan sonra Danimarka'ya geçecektik. Amsterdam hiç alışık olmadığımız bir şehirdi. Bütün şehirde bisikletler vardı çok az araba vardı ve bütün şehir tramvay ağıyla örülmüştü. Şehrin içi su kanallarıyla kaplıydı. Bütün şehirde bir nizam vardı. Akşam diğer arkadaşlarla buluştuğumuzda bizi 1.5 saat yürüten Ayseli atlasam olmaz. Ertesi gün Alborga gittiğimizde bizi Daniel karşıladı ve kalacağımız yere götürdü. Kaldığımız yer ormanın içinde muazzam bir kamp alanıydı. Dört farklı ülkeden 15'er kişilik gruplar vardı. İlk gün akşam yemeğini biz yaptık ve herkes çok beğendi. Ertesi gün tanışma vardı. Macaristan,Litvanya Danimarka ve Türkiye'den insanlar hepimiz birbirimizle tanıştık. Her gün sabah saat dokuzda kahvaltı vardı ve kahvaltıdan sonra etkinlikler, oyunlar sunumlar oluyordu. Günlerimiz dolu dolu geçiyordu çok eğleniyorduk. Güzel dostluklar, yeni insanlar, farklı kültürler tanıdık. Ateş başında şarkılar söyledik, şiirler okuduk. Kamil abinin muhteşem nargilesini içtik. Ha bir de herkesin gizli bir arkadaşı vardı. Ona hediyeler notlar veriliyordu. Kültür gecesini ilk biz yaptık ve kültür gecemizde çok güzel bir Erbane şov yaptık, Türkiye'den götürdüğümüz yöresel lezzetleri onlarla tanıştırdık. Halaylar çektik, oyunlar oynadık ve gecemizi bitirmiş olduk. Herkes mest olmuştu. Gittiğimiz 5. günde Aalborg şehrini gezmek için kamp alanından çıktık. Türkiye ekibi ile 1 saatlik yürüyüşle Viking mezarlığına gittik. Viking mezarlığına giderken tuvalete girmek için gittiğim pizzacının İran'lı bir Kürd olduğunu gördük ve orada oturup pizza yedik ama bir de baktık ki bir arkadaşımız yok Mehmetcan abi. Tam Mehmetcan nerede dediğimiz sırada dışarıdaki camdan bize doğru Küçük Emrah bakışı ile bakan Mehmetcan abinin o bakışını asla unutamayacağım. O günün akşamında Türkiye'li bir Kürt olan Ramo dayının restoranında yemek yemek için grupça gittik. Sağ olsun Ramo dayı bizimle çok ilgilendi.Türkiye'den gittiğimiz arkadaşlarımızla çok iyi anlaştık. Hepsini çok sevdim, hepsi çok iyi insanlardı. Burada hepsinden teker teker bahsetmek istiyorum ama bir sayfaya sığdıramayacak kadar değerli insanlar onlar. Döneceğimiz son günde beni ve iki arkadaşımı görüp bizi restoranına götürerek bize yemek veren, markete götürüp hediyelik eşyalar alan ramo dayı seni unutmayacağım. Akşam hava alanında yatacağımızı öğrendiğinde bizi evine davet eden ve bize çok yardımcı olan Bulgar abla seni unutmayacağım. Bindiğimiz otobüslerde bizden bilet parası almayan iyi kalpli otobüs şoförleri sizi de unutmayacağım. İnsanların değerli olduğunu hissettiren bir ülkeye gitmemize ve kısa bir sürede çok şey öğrenmeme vesile olan sevgili çevka ailesi sizlere teşekkür ediyorum.
Mazhar...