Merhaba, ismim Malik. 12-19 Mart tarihlerinde Osterholdz/Almanya’da gerçekleştirilen “Spread the Culture” isimli projenin katılımcısıydım. Projeye katılma sürecim oldukça büyük bir sürprizle başladı, çünkü derneğin Instagram hesabından yaptığı çekilişin talihlisi oldum ve projelerden birine gitmeye hak kazandım. Böyle bir şeyin bana denk geleceğine hiç inanmazdım. Hemen biletlerimi aldım ve proje başlangıcını sabırsızlıkla beklemeye başladım. Uçuş günü geldiğinde havalimanında Türk ekibiyle tanıştık ve daha proje başlamadan kaynaştık, Bizi neyin beklediğini merak ederek, heyecanla yola koyulduk. Uçuşumuz kar fırtınasıyla mücadele eden İstanbul’dan zorla başlasa da, Bremen’de bizi harika bir bahar günü bekliyordu. Proje alanına giden otobüsümüz akşam hareket edeceği için, Bremen’de akşama kadar vakit geçirdik. Tarihi dokusu ve mimarisiyle orta çağdan bir şehirde geziyormuş gibi hissettim. Akşam proje alanına vardığımızda oldukça yorgun olmamıza rağmen, diğer ülke katılımcılarıyla tanıştık ve odalarımıza ayrıldık. Sabah uyandığımızda ise, ne kadar muhteşem bir doğanın ortasında olduğumuzu farkettik, bir önceki gece gelirken karanlıkta hiçbir şey görememiştik. Projenin ilk günleri, isim ve tanışma oyunları ile geçti ve birbirimizi iyice tanıdık. Havanın güzel olduğu şanslı günlerde ise outdoor aktiviteler gerçekleştirdik ve bence en keyiflileri de onlardı. Şanslıydık ki proje alanında bisikletler de mevcuttu ve etrafı keşfetme şansı yakaladık. Kültür gecelerinde başka ülkelerin yemeklerini tattık, danslarını ve yaşam stillerini öğrendik ve kendi gecemizde ise ülkemizden getirdiğimiz lezzetlerimizi sunduk, hatta menemen bile pişirdik.. Son güne kadar her anın dolu geçtiği, oldukça kazanımlı bir proje oldu. Son gece ise tüm ekip vedalaşmak için dışarda ateş yaktık ve bir anda herkes doğum günümü kutlamak için şarkı söylemeye başladı. Bu yönden de unutulmaz bir anı oldu benim için. Sabahın erken saatlerinde bütün bu güzelliklere duygusal bir veda etmek zorundaydık ve 2 gün geçirmek için Berlin’e yola çıktık. Yapılacak sayısız etkinliğin olduğu, bu şehirde 2 güne her şeyi sığdırmak tabii ki imkansızdı ancak yine de olabildiğince şehrin tadını çıkarttık ve harika 2 gün geçirdik. Beni en çok şaşırtan ise, şehrin diğer Avrupa şehirlerine kıyasla çok modern olmasıydı, 2. Dünya savaşı sonrası şehirde neredeyse hiç tarihi yapı kalmamıştı. O yönüyle beni oldukça etkiledi. Tüm bu maceranın ardından asla unutulmayacak güzel anılar , dostluklar ve sevdiklerimize aldığımız hediyelik eşyalarımızla evimize döndük. Birlikte ülkemizi temsil ettiğimiz arkadaşlarıma çok teşekkür ederim, tekrar görüşmek üzere…