Merhaba! Ben Zelal Ari. 29 yaşındayım ve Almanya’da Almanca, Sosyal Bilimler ve Yabancı Dil Öğretmenliği dallarında Triple-Master yapıyorum. Aslen Diyarbakırlıyım. Sint Maarten projesinden Çevka derneğiyle Erasmus projesine katılmış akrabalarım ve yakınlarım aracılığıyla haberdar oldum ve lokasyonun vermiş olduğu artı bir motivasyonla projeye başvuruda bulundum. İvedilikle olumlu bir geri dönüş aldım. Katıldığım ilk Erasmus+ projesi olmasına rağmen, projeyi memleketim Diyarbakır (ÇEVKA) düzenlediği için herhangi bir tereddüt yaşamadım. Daha çok en uzun uçuş tecrübemi yaşayacağım için ve pandemi süreci sebebiyle soru işaretlerim vardı. Covid testleri, Jetlag, Klostorofobimin uçuş sırasında nüksedebilme ihtimali vs. gibi. Ev sahibi ülke Sint Maarten, Litvanya ve Türkiye’nin dahil olduğu “UNDERSTANDING” konulu projeye gelmeden önce heyecan ve endişeyi aynı anda hissettim. Bir yandan yeni yerler, insanlar ve kültürler tanıyacak olmanın heyecanı, diğer yandan yeme-içme, kalacak yer ve koronaya yakalanma ihtimali. Karayiplere ayak basar basmaz, bu endişelerim güleryüzlü karşılanıp, havaalanından kalacağımız yere doğru giderken azaldı ve kısa zamanda tamamen bitti. Bunda koordinatörlerimiz Emre ve Mesut Beyin hatrı sayılır bir payı vardır. Projenin ilk günü Litvanya ve Türkiye grupları olarak birbirimizi daha yakından tanımak amacıyla eğlenceli bir tanışma faslı geçirdik, beklentilerimizi ve korkularımızı en son gün tekrardan gözden geçirmek üzere kağıda döktük ve ada halkı hakkında ilk gözlemlerimizi edinmek maksadıyla belli görevler üstlenerek, gruplar halinde Philipsburg’a doğru yola çıktık. İlk edindiğim izlenim ada halkının çok yardımsever olduğuydu. Grup halinde görevimizi tamamlayıp, serbest zamanımızın tadını çıkardık. Projenin ikinci günü kahvaltı hazırlamak üzere Türkiye takımı olarak mutfağa girdik. Menemen, patates kızartması, nar ekşili domates-salatalık, peynir-zeytin tabağı vs. gibi lezzetleri Litvanyalı arkadaşlarımıza tattırdık. Aynı günün akşamında Türkiye kültürel gecesi düzenleyip, geldiğimiz şehirler ve genel anlamda Türkiye hakkında kısa sunumlar yapıp, yöresel yemeklerimizi tanıttık. Devamında bir çok yöreye ait farklı danslarımızı (Şemmame, damat halayı, Çiftetelli, Roman havası vs.) diğer ülke katılımcılarına sergiledik ve öğretmeye çalışıp, beraber dans ettik. 3. Gün muhteşem bir Litvanya kahvaltısı akabinde doğa yürüyüşü/tırmanışı gerçekleştirerek videolar/fotoğraflar çektik. Eşsiz bir deneyimle adanın fransız tarafına yürüyerek geçtik ve ada halkıyla 2017 kasırgası, iki ülke arası ilişkiler ve adada yaşamayı tercih etme sebepleri ile ilgili kısa röportajlar yaptık. Akşamında Litvanya kültürel gecesiyle yine inanılmaz bir tecrübe yaşadık, yeni şeyler öğrendik ve hep beraber eğlendik. Esnek programımız sayesinde bir tam gün boyunca adayı serbest bir şekilde keşfettik ve yine çok güzel bir gün geçirdik. Ertesi gün Pinel adasını gezip, yine verilen görevleri yerine getirdik. Her geçen gün Litvanya ve Sint Maarten’le grupça birbirimizi daha çok tanımaya ve enerji/motivasyon oyunları sayesinde daha çok iletişim kurmaya başladık. Projenin son günlerine doğru düzenlenen workshop aracılığıyla Erasmus+ projeleri nasıl yazılır konusunda bilgi aldık ve grupça hayali proje taslakları hazırlayıp, sunum yaptık. Yine aynı gün ev sahibi Sint Maarten’in kahvaltısı ve kültürel gecesiyle ada halkını ve kültürünü daha yakından tanıma imkanı bulduk. Son gece hazırladığımız 3 farklı video kolajıyla güzel bir görsel şölen yaşadık ve sertifikalarımızı teslim aldık. Bu farklı, başarılı ve kapsamlı proje için DİYARBAKIR ÇEVKA’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Bu deneyimimi Avrupa’da ve Türkiye’de arkadaşlarıma ve çevreme anlatmak için sabırsızlanıyorum. Önümüzdeki projelerde görüşmek üzere!